Irak ve Suriye’yi kana bulayan IŞİD’den kaçarak Türkiye’ye sığınan Kobanililerin dramı, birçok örnekle gözler önüne serildi. RS FM’in konuştuğu Adil’in öyküsü, bunun en dikkat çekicilerinden… Hediye Levent, genç Adil’in öyküsünü görüntüledi ve yazdı…
Adil ile Şanlıurfa’nın neredeyse ufuk çizgisiyle birleşen tarlalarından birinde karşılaştık. Ailesi ile Kobani’nin bir köyünden yürüyerek kaçanlardan… Şimdi bir tarlada, geçici işçiler için yapılmış, tek göz, derme çatma sundurmada yaşıyor. Gözleri Kobani’de, kulakları Kobani’de ama çalışmaları ve karınlarını da doyurmaları gerekiyor. Kobani’nin düşmemesi için dua edip, bir taraftan da para kazanmak için pamuk toplayacaklar.
Aile büyükleri savaştan, göçten, ölümden, gaddarca katledilen yakınlarından, belirsiz bir geleceğin tedirginliğinden bahsediyorlar uzun uzun… “Ne yaşadınız, nasıl kaçtınız?” diye sorduğumuz aile büyüklerinin gözleri doluyor, kadınlar gözyaşı dökmekten çekinmiyor. Ama Adil’in derdi başka, aklı köyünde bıraktığı güvercinlerinde kalmış…
Güvercinlerini anlatırken gözleri doluyor, Adil’in. 50 kadar güvercini varmış ve köyden kaçarken yanlarında getirememişler… Adil, önlerine biraz yem koyup kapıyı kapatmış…
Haberin ilk yayınlandığı adres: Sputnik/RS FM