19 Nisan 2024 - Cuma
Beşar Esad | Fotoğraf: kremlin.ru / Wikimedia Commons

Şam’ın beklediği ziyaretçi

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah Bin Zayed Şam’daydı.

Şüphesiz, Bin Zayed’in Şam’a gidişi Arap Ayaklanması başladığından beri Şam’a yapılan en çarpıcı ziyaretlerden biriydi ancak epeydir de bekleniyordu.

BAE, Şam elçiliğini 2018 yılında açmıştı. Ayrıca Şam ile Suudi Arabistan başta olmak üzere çeşitli ülkeler arasında birçok kez mesaj taşıyan ve birkaç krizde de ara bulucu rolü üstlenen ülke oldu.

Peki, BAE-Suriye ilişkileri dikkat çekici bir seviyeye gelmiş olduğu halde resmi ziyaret neden gecikti?

-BAE, Arap Ayaklanması döneminde silahlı gruplara finans ve medya desteği dahil sürece doğrudan katılan ülkeler arasındaydı. Suriye’deki gidişata paralel olarak ülke olarak politikasını değiştirse de birlikte hareket ettiği ABD ve bölge ülkelerinden Suudi Arabistan gibi müttefiklerinin tepkisini çekmeyecek adımlar atmayı tercih etti.

-Arap Ayaklanması bölgedeki siyasi yapıyı da derinden etkiledi. Ayaklanma öncesi döneminde büyük ölçüde Mısır’ın elinde tuttuğu ‘bölgenin siyasi liderliği’ gibi rollere oynayan BAE’nin öne çıkması için pozisyonunu sağlamlaştırması gerekiyordu.

-İsrail ile normalleşme gibi bölge siyasetini değiştirme potansiyeli olan adımları atmak BAE için çok daha önemliydi.

-Bölgedeki bütün ülkeler ve taraflar gibi BAE de ABD seçimleri ve Biden döneminin bölge siyasetinin belirginleşmesini bekledi.Reklam

Muhtemelen ziyaretle birlikte birçok insanın aklına gelen bir diğer önemli soru şu; BAE’nin Şam ilgisinin sebebi ne?

BAE Dışişleri Bakanı Bin Zayed’in Şam temaslarında ikili görüşmelerde neler konuşulduğu henüz belirsiz ancak bölgedeki son gelişmeler de göz önüne alındığında bu ziyaretin sadece BAE-Suriye ilişkileri ile sınırlı olmadığı söylenebilir.

Suriye, birçok açıdan bölgenin önemli ülkelerinden biriydi. Savaşla birlikte bölge siyasetinde belirleyici aktör olmasını sağlayan siyasi gücünü büyük ölçüde kaybetti. Ancak ayaklanma sonrası dönem Suriye’nin siyasi pazarlıklarda elini güçlendiren yeni şartları da doğurdu.

Suriye’nin lehine şartların başında İran meselesi var.

Suudi Arabistan ve BAE başta olmak üzere Körfez ülkeleri ayaklanma döneminde İran’ın Irak ve Suriye başta olmak üzere bölgedeki nüfuzunu genişletip derinleştirmesinden oldukça rahatsız. Geçtiğimiz yıllarda yani BAE henüz Suriye politikasını belirgin bir şekilde değiştirmemişken Şam’a “İran ile ilişkilerini kes, Suriye politikamızı değiştirelim, ekonomik destek verelim” gibi mesajların iletildiği birçok kez gündeme geldi.

BAE Dışişleri Bakanı Bin Zayed’in Şam ziyareti sonrasında Şam’da yapılan yorumlarda da gündemin ana konusunun “İran-Suriye ilişkileri” olduğu vurgulanıyor.

Suriye’nin İran’dan kolay kolay vazgeçmeyeceği açık. Ancak diğer taraftan İran ile Suudi Arabistan arasında devam eden görüşmeler başta olmak üzere İran-Körfez krizinin müzakeresini sağlayan yeni kanallar da var. Bu durum, Şam’a iki taraf arasında manevralar yapmasını sağlayan bir alan açıyor.

Bu arada Şam’ın en çok ihtiyacı olan şey ise askıya alınan Arap Ligi üyeliğine geri dönmek. Çünkü üyelik Şam’a hem siyasi hem de ekonomik kanalların açılması demek.Reklam

Uzun süredir konuşuluyor olmasına rağmen Suriye’nin Arap Ligi’ne geri dönüşü konusunda henüz somut bir gelişme yok ancak bu sürecin hızlanacağına dair sinyaller var.

Mesela, Lübnan’a Mısır gazının ulaştırılmasını sağlayacak boru hattının bir kısmı Suriye’den geçiyor. Ki, bu hattın yeniden canlandırılması için Suriye, Mısır, Lübnan arasında diplomatik temaslar yoğunlaşmış durumda. Yine, Suriye’ye açık tavır almayan ancak diplomatik ilişkilerini resmi olarak yeni yeni başlatan Ürdün de Suriye ile sınır kapısını açtı. Ayrıca yine Lübnan’daki yakıt krizinin Ürdün’den elektrik temin edilerek hafifletilmesi gibi girişimlerde Suriye de var.

BAE Dışişleri Bakanı Bin Zayed’in Şam ziyaretinin ardından Mısır ve Ürdün’den yeni açılımlar gelmesi hiç şaşırtıcı olmaz.

Ancak diğer taraftan Trump döneminde yürürlüğe giren Sezar Yaptırımları ile birlikte Suriye üzerindeki yaptırımlar çok genişlemiş ve ağırlaşmıştı.

Peki ABD, BAE’nin Suriye ilgisine ne diyor?

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, “Ziyareti ve Esad yönetimi ile herhangi bir teması onaylamadıklarını” belirten bir açıklama yaptı. Bu açıklama, Suriye’ye uygulanan yaptırımların Suriye ile ticari/siyasi ilişkileri olan tarafları da kapsayacak şekilde devam edeceği şeklinde yorumlanıyor.

Price’ın açıklaması beklenen bir açıklama aslında. ABD’nin “Suriye’de şartlar değişti, yaptırımları kaldırıp politikamızı tamamen değiştiriyoruz” demesi beklenemez zaten.

Ancak önemli olan pratikte nasıl tepki göstereceği ki, Mısır gazının, Ürdün elektriğinin Suriye üzerinden Lübnan’a ulaştırılması konusunda ABD’nin göz yumacaklarını belirten açıklamaları dikkat çekici.Reklam

Kaldı ki, Biden döneminde ABD’nin Çin başta olmak üzere Asya’ya yoğunlaşacağı; Irak ve Suriye başta olmak üzere Orta Doğu’daki varlığını azaltacağı gibi değerlendirmeler de yapılıyor. Askeri varlığını azaltacağı bir bölgede yeni kaoslar, çatışmalara dönüşebilecek krizler en çok ABD’yi rahatsız eder gibi görünüyor. Bu nedenle, bölge ülkeleri arasındaki krizlerin diplomatik müzakerelerle çözülmesi ABD açısından öncelikli yöntem olacak muhtemelen.

Bütün bu gelişmeler Suriye ile bölge ülkelerinin ilişkilerinin kısa sürede normalleşeceği anlamına gelmiyor elbette.

Ancak 2011’de başlayan ayaklanma dönemi ile dağılan ve tetikleyen diplomatik süreçler yeni bir evreye geçti.

BAE Dışişleri Bakanı Bin Zayed’in Şam ziyareti bu yeni evrenin ilk önemli işaretlerinden biri kesinlikle.

Bu yazı Evrensel Gazetesi’nde yayınlanmıştır.

Buna da göz atabilirsiniz

Libya bıçak sırtında seçimlere hazırlanırken…

Libyalılar 2020 yılının sonlarında BM’nin arabuluculuğunda varılan ateşkes süreci ile birlikte biraz nefes almıştı. Çatışmaların …

Suriye Haritası

Suriye’ye operasyon olursa…

Malum, Suriye’nin kuzeyine yönelik Fırat’ın doğusundaki öz yönetim bölgesini hedef alacak bir operasyon ihtimali gündemde. …

TBMM

Muhalefetin dış politikası ne?

TÜSİAD’ın son açıklamasını görmeyen, duymayan kalmamıştır muhtemelen. Laiklik, demokrasi ve sıkça hukuk vurgulu çıkışların bir …