20 Nisan 2024 - Cumartesi

Kesep: Türkiye ve Suriye için Dönemeç mi?

Kolaj: rsfmradio.com

Kolaj: rsfmradio.com

Kesep çatışmaları Ortadoğu’daki Türkiye algısını etkileyen dönüm noktalarından biri mi? Türkiye – Suriye arasında bir savaş ihtimali artık daha mı belirgin? Gazeteci Hediye Levent, sınırın öte yakasından izlenimlerini RS FM için yazdı.

Türkiye-Suriye sınırındaki Kesep’te başlayan çatışmalar, çatışan taraflar ve Türk Hava Kuvvetleri tarafından düşürülen Suriye uçağı günlerdir Türkiye gündeminin üst sıralarında. Türkiye’de “savaşa mı giriyoruz?” gerginliği devam ededursun gelişmelerden aylar önce konuşulmaya başlanan varsayımlara ve senaryolara yenileri eklendi. Görünen o ki, Kesep çatışmaları Suriye’yi, Türkiye’yi ve Suriye dahil Ortadoğu’daki Türkiye algısını etkileyen dönüm noktalarından biri…

Minicik bir kasaba bunca etkiyi tek başına nasıl yapar? “Kesep nerede?” sorusuyla başlayabiliriz.

Öncelikle belirtmekte fayda var; Kesep kasabası ve çevresindeki çatışmalar 2 yıldan fazladır devam ediyor. Kesep sınır kapısının bulunduğu dağlık arazide sık sık çatışma ve bombardıman olsa da kapı, 1 yıl öncesine kadar Türkiye-Suriye arasında açık olan tek sınır kapısıydı. Türkiye tarafından “güvenlik gerekçesiyle” ve tek taraflı olarak kapatılmadan kısa bir süre önce yani geçtiğimiz yıl Nisan ayında o kapıyı kullanarak Türkiye’ye geçiş yapmıştım. Suriye tarafından sınır kapısına ulaşan 2 yoldan biri olan dağyolu kapatılmış, sahil yolundaki askeri kontrol noktaları ise dikkat çekici sayıda artmıştı. Sınır kapısına çok yakın bir mesafede bulunan Kesep kasabasında tedirginlik vardı ancak hayat normal akışındaydı. Kapının kapatılmasının ardından çatışmalara paralel olarak kasaba halkının ayrılmaya başladığı haberleri gelse de Kesep ve çevresi Suriye gündeminin ilk sırasında değildi.

KALAMUN SAVAŞI VE KESEP

Geçtiğimiz yıl Suriye ordusu “silahlı muhaliflerin komşu ülkelerden lojistik sağladıkları ve geçiş yaptıkları güzergahların kesilmesi” stratejisini uygulamaya başladı. Yeni strateji çerçevesinde Lübnan sınırı öncelik olarak belirlendi ve Kalamun denilen yüzlerce kilometrekarelik dağlık bir arazide geniş çaplı operasyon başlatıldı. Operasyonun amaçlarını “Lübnan sınırından geçişlerin ve lojistiğin kesilmesi, Şam kırsalını da içine katan Kalamun Bölgesi’nde kontrol sağlanarak Şam’a yönelik baskının kırılması, Şam-Humus-Halep ve sahili birbirine bağlayan otobanın tamamen kontrol altına alınması” olarak özetleyebiliriz. Otobanın askeri ve sivil nakliyat açısından önemi düşünüldüğünde Kalamun Operasyonu’nun çerçevesi de belirginleşiyor.

Kasım ayında başlayan operasyonda Suriye ordusu Lübnan sınırı boyunca ilerleyen güzergah üzerinde bulunan ve muhalifler açısından çok önemli olan yerleşim birimlerinin önemli bir kısmında kontrol sağladı. Silahlı muhaliflerin Lübnan üzerinden sağladığı lojistik darbe aldı. Ancak bu süreçte “Lübnan sınırında zayıflayan muhaliflerden başka bir sınırda hamle gelebilir” varsayımları konuşulur oldu.

Bu varsayımlar çerçevesinde gelişen senaryolara göre Irak sınırı “en düşük ihtimal” verilen bölgeydi çünkü;

-Büyük oranda Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) etkili,

-IŞİD hali hazırda Irak’ta ordu ile Suriye’de Nusra Cephesi ile savaşıyor ve yeni bir cephe açması ihtimali çok düşük,

-Bulunduğu bölgenin kontrolünü sağlamakta zorlanan IŞİD’in Nusra Cephesi gibi düşman olduğu grupların etkili olduğu bölgelere ve özellikle de Şam’a baskı yapabilecek kadar ülke içine girmesi mantıklı değil.

“En yüksek ihtimal” olarak görülen Ürdün’e epeydir gözler çevrilmiş durumda. Bunun en önemli nedeni medyada da yeralan “Ürdün içinde ABD ve Avrupa istihbaratı tarafından eğitilen ve sayısı 10 ila 30 bin arasında zikredilen silahlı muhaliflerin bulunduğu” yönündeki iddialar. Kesep sınır kapısı ve çevresindeki gelişmelere rağmen Ürdün sınırından gelebilecek olası hamle, senaryolarda yerini koruyor.

NEDEN KESEP?

Kesep sınırkapısı ve çevresi ile Halep kırsalı Türkiye sınırından gelebilecek hamlelere dair senaryolarda Ürdün’den sonra yeralıyor.

Türkiye-Suriye arasında yaklaşık 900 km üzerinde onlarca nokta varken neden Kesep? Kesep’in gündeme gelmesi ile birlikte yapılan yorumlarda ve aralarında Nusra Cephesi’nin de olduğu grupların açıklama ve videolarında ağırlıklı olarak bölgenin dini ve mezhepsel yapısı öne çıkıyor. Ancak bu durum Kesep’in konumunun gözden kaçırılmasına neden olabiliyor.

Kesep önemli çünkü;

-Akdeniz’e açılıyor. Muhaliflerin Lübnan sınırından sağladığı lojistik darbe alsa da denize çıkışı kontrol eden gruplar Suriye ordusu ve ülke içindeki silahlı gruplara karşı çok büyük bir avantaj sağlamış olacak.

-Kesep’in bağlı olduğu Lazkiye bir liman kenti ve ülkenin ekonomisi için büyük öneme sahip

-Lazkiye tarımsal üretim açısından çok önemli.

-Tartus’a bağlı olsa da Banyas Rafinerisi Lazkiye girişinde bulunuyor.

-Kesep’i kontrol eden sahilde bulunan Lazkiye’den sonraki Tartus kentini de baskı altına almış olacak.

-Kesep sınırdan itibaren Lazkiye ve Tartus büyük oranda dağlık ve ormanlık arazi,

-Lazkiye’nin tamamen ele geçirilmese bir tarafa baskı altına alınması ülkenin geri kalanını ekonomik ve psikolojik açıdan doğrudan etkileyecek.

Kesep ve çevresinde çatışmaların yoğunlaşması ile birlikte çok sayıda komplo teorisi de kulaktan kulağa yayılmaya başladı. Bu teoriler arasında en dikkat çekici olanında, “Kesep’te ve çevresinde ilerleme sağlayacak olan silahlı gruplara denizden destek verileceği” iddia ediliyor. “İnsani yardım ve tampon bölge” gerekçeleri ile denizden destek sağlayacak ülkeler arasında Türkiye’nin “tek başına hareket etmese de öncü rolü üstleneceği” öne sürülüyor.

Türkiye sınırına dair senaryolarda Ürdün ve Irak’tan farklı olarak “Türkiye ve Suriye arasında çatışma/savaş riski” de dile getiriliyor. Bu senaryolarda genellikle “angajman kuralları ve sınırötesi operasyona izin veren tezkere çerçevesinde Suriye tarafından Türkiye’ye düşen top mermisi veya Türkiye içinde gerçekleşen bir eylemin “bahane” edileceği” varsayımından hareket ediliyor.

Lübnan sınırı ile başlayan “muhaliflerin lojistik güzergahlarını kesme” stratejisinde ikinci sınırın Türkiye olacağı aylardır konuşuluyor. Bu nedenle, Kesep sınırında düşürülen Suriye uçağı nedeniyle yükselen tansiyon düşüyor gibi görünse de bu senaryo hala sokaktan televizyonlardaki tartışma programlarına kadar geniş bir çevrede dile getiriliyor.

BUNDAN SONRA NE OLACAK?

Kesep çevresinde çatışmalar devam ediyor. “Silahlı muhalifler” şeklinde genel olarak isimlendiren grupta Nusra Cephesi ile İslami Cephe’nin ağırlıkta olduğu ve “laik-ılımlı-cihadçı olmayan” ÖSO’nun Kesep’te yer almadığı bölgeden gelen görüntülerden ve muhalifler tarafından yapılan açıklamalardan anlaşılıyor.

Peki bundan sonra ne olabilir?

1-Silahlı muhalifler Kesep sınır kapısı ile birlikte kasabayı da tamamen kontrol altına alır ve “Kesep Neden Önemli” bölümündeki özellikler çerçevesinde 3 yıllık savaşta yeni bir dönemece girilebilir. Bu ihtimal çerçevesinde Lazkiye gibi önemli bir kent tamamen muhaliflere bırakılamayacağı için Suriye krizine dahil olan ülkeler yeni süreçte çok daha güçlü bir şekilde yer alır. Yine muhaliflerin Lazkiye’yi tamamen kontrol altına almaları ve kentte kalıcı olmaları pek mümkün değil ancak kentin baskı altına alınmasının etkileri ülkenin geri kalanı ve Şam için yıkıcı boyutlara ulaşabilir.

Türkiye de yaklaşık 900 km uzunluğundaki sınırın tamamında IŞİD, YPG, Nusra Cephesi gibi silahlı ve birbiriyle çatışan gruplarla komşu olur.

2-Suriye ordusu kasabanın ve sınırın (ikisi çok yakın olduğu için kontrol eden tarafın ikisine de hakim olması gerekir) kontrolünü geri alır. Bu süreçte Türkiye’nin angajman kurallarını esnetmesi gerekir ancak bu durum Türkiye’yi silahlı grupların hedefi haline de getirebilir.

3-Kesep çatışmalarını ve Suriye uçağının düşürülmesini “Türkiye’deki yerel seçimler nedeniyle yatırım” olarak gören Suriye yönetimi Kesep’ten çekilerek seçim sonrası yapının oluşmasını bekler.

4-Kesep ve çevresinde çatışmalar devam ederken Türkiye angajman kurallarını uygulamaya devam eder ve Suriye krizine taraf olan ülkelerin de tavrına bağlı olarak Türkiye ile Suriye’nin çatışma riski tırmanır. Ancak Türkiye içindeki seçim sürecinin yanısıra Dışişleri Bakanlığı’nda yapılan gizli toplantının kayıtlarının yayınlanması ve Türk kamuoyunda ses getirmesi kısa vadede bir çatışma riski ihtimalini düşürecek gibi görünüyor.

Haberin ilk yayınlandığı adres: http://www.rsfmradio.com/2014_03_28/kesep-turkiye-ve-suriye-icin-donemec-mi/

Buna da göz atabilirsiniz

Yalnız dostlar zirvesi

Birleşik Arap Emirlikleri’nden sonra Katar-Türkiye yakınlaşması da “Ekonomik krize derman olur mu?” tartışmaları ile sınırlı …

‘Burada ölsem bile…’

Belarus-Polonya sınırını izliyor musunuz? Aylardır iki sınır arasında sıkışıp kalan binlerce insanın hikayesi yıllardır görmeye …

Türkiye, Suriye’de ne istiyor? İdlip niye ölüm-kalım meselesi haline geldi?

Türkiye’nin Suriye politikası iyice anlaşılmaz hale geldi. Türkiye’nin Suriye’deki askeri varlığının sebebi ne?

Bir cevap yazın